1. daha ileri
2. dışında
Öldürmenin dışında bir şey yapacaktır.
Yurt dışında eğitim görmekteyim.
Yurt dışında eğitim görerek, öğrenciler diğer görgü ve gelenekler ile temas kurabilirler.
Onun dışında, başka hiç kimse partiye gelmedi.
Ana ve çocuk özel ihtimam ve yardım görmek hakkını haizdir. Bütün çocuklar, evlilik içinde veya dışında doğsunlar, aynı sosyal korunmadan faydalanırlar.
Eğer yurt dışında ilk yaşama deneyiminse, Kanada gidilecek iyi bir yerdir.
Babasının yurt dışında öldüğü söyleniyor.
Bir köpeğin dışında, bir kitap insanın en iyi arkadaşıdır. Bir köpeğin içinde, okumak için çok karanlıktır.
Yurt dışında bir geziye davet edildim, ama ben gitmek istemiyorum.
İspanyolca dışında İngilizce de konuşabiliyor.
Go büyük ihtimalle benim ülkemdeki en popüler Japon oyunu olsa da o bile bazı üniversite öğrencileri dışında pek bilinmiyor.
İngilizcenin dışında, aynı zamanda matematik öğretir.
O, anne ve babası dışında herkesten eleştiri kabul eder.
Yenilikçiler televizyonun dışında düşünüyorlar.
3. Ayrıca
Bir dil öğrenmenin geleneksel yolu olsa olsa birinin görev duygusunu tatmin edebilir ama o bir sevinç kaynağı olarak hizmet edemez. Ayrıca muhtemelen başarılı olmayacaktır.
Ayrıca o çok yoruldu, yürüyemiyor.
Google Translate, Ubuntu Çevirileri için yeterince iyi değildir. Ayrıca bu, Ubuntu ilkesine de aykırıdır.
Öğretmenimiz ayrıca düğününün diğer insanlarınki ile aynı olmayacağını söyledi;biz nasıl farklı olacağını sorduk fakat o söylemedi.
Bożena, güzel ötesi sarı saçlı bir kızdır. Ayrıca o, bizim okuldaki en güzel öğrencidir.