1. dair
O, ona her şeyin yolunda olduğuna dair güvence verdi.
Ben, şu anda ters bir şey düşündüğüne dair bahse girerim.
Nerede yaşadığına dair hiçbir fikrim yok.
Ben insanım, insana dair hiçbir şey bana yabancı olamaz.
O, Amerikan tarihine dair bir ders kitabı okuyordu.
Tom'un zebralarla ilgili çok şey bildiğine dair bir fikrim yoktu.
2. süit
3. apartman dairesi
4. apartman
Barselona'da kiralamak için bir apartman bulmam gerek.