1. son
Son durum ne?
Norveç'te yaşanan katliam ve son günlerde İngiltere'deki ayaklanma ve yağma, dünyanın içine sürüklendiği durum itibarı ile dehşet vericidir.
Onun çizdiği şey son derece detaylandırılmış ve belirgin, her zaman küçük detaylara ayrılamaz.
Sönmeden yurdumun üstünde tüten en son ocak.
İngilizcede dilin sekiz ana bölümü vardır:isim,fiil,sıfat,zarf,zamir,edat,bağlaç ve son olarak ünlem.
George, son zamanlarda üç saatlik mücadeleden sonra yakaladığı 30 paundluk bir levreği tanımlıyordu.
Onu son kez gördüğümden beri Shelly gerçekten büyümüş.
Onun işe genellikle geç gelmesi yeterince kötüydü fakat sarhoş gelmesi bardağı taşıran son damlaydı ve ben onun işine son verdireceğim.
Kara para skandalı, 11 Eylül, euronun yayılması, Eski Avrupa, IV. Hartz, Bayan Başbakan, vantilatör mili, iklim felaketi, mali kriz, enkaz primi ve kızgın vatandaş, Almanya'da yılın son 10 kelimesidir.
Son analizlerde, metotlar çocukları eğitmezler; insanlar eğitir.
Son 100 yılın bilim ve teknoloji ve topluluğun diğer alanlarındaki gelişmeler hayat kalitesine hem avantajlar hem de dezavantajlar getirdi.
Mağazaya gidiyorum ve kimi görüyorum? Onunla son kez buluştuğumuzdan beri kendisinde neler gittiğini bana hemen anlatmaya başlayan bir Amerikan arkadaşımı.
New York ve Tokyo arasında doğrudan uçuşlar son zamanlarda başlamıştır.
Aktivistler en son Brezilya'nın uzak, ormanlık bir köşesinde görüldüler.
Evet olması koşuluyla, bir kadına son sözü söyleyebilirsin.
Türkisch Wort "ostatni"(son) tritt in Sätzen auf:
Czas przeszły z teraźniejszy i przyszły