1. tüm
Tüm kuşlar uçamaz.
Tüm insanlar özgür, değer ve hak bakımından eşit olarak doğarlar. Akıl ve vicdana sahiptirler. Birbirlerine karşı kardeşlik düşünceleriyle davranmalıdırlar.
Tüm İngilizce sözcüklerin %80'i diğer dillerden gelmiştir.
Asal sayılar hayata benzer, onlar tamamen mantıksaldır fakat, eğer tüm zamanınızı onun hakkında düşünmek için harcarsanız kurallarının bulunması imkânsızdır.
Aptal oğlumun ne yaptığını biliyor musun? Şimdi bile o üniversiteden mezun olup iş bulmak yerine tüm zamanını pachinko oynayarak geçiriyor.
Gerçek yemek yeme yerine, sadece tüm gün abur cubur yedik.
Kanada civarında bir yerde birkaç dönüm karla ilgili iki ulusun savaşta olduğunu ve bu güzel savaşa tüm Kanada'nın değdiğinden daha çok para harcadıklarını bilirsiniz.
Tüm Mısır halkını fakirleştirdiğinden dolayı neredeyse tüm dünya Hüsnü Mübarek'i kınıyor.
İnsanoğlunun tarih derslerinden çok şey öğrenmemesi tarihin öğretmek zorunda olduğu tüm derslerin en önemlisidir.
ÇHS'ye göre, 18 yaşından küçük tüm insanlar çocuk olarak kabul edilir.
Biz her dilin tüm benzersizliğini yakalamak istiyoruz. Ve biz zaman içinde onların evrimini de yakalamak istiyoruz.
Yeni Zelanda'nın tüm nüfusu 3.410.000 olup, bunun yedide biri Maori halkıdır.
Topladığımız tüm cümleleri Creative Commons Attribution lisansı altında serbest bırakıyoruz.
Tatoeba Project'in hedefi çok fazla cümle olması değil, tüm cümlelerin tüm dillere çevrilmesidir.
Ama biliyorsunuz, tüm bu cümleleri toplamak ve kendimiz için saklamak hazin olacaktır. Ki Tatoeba'nın açık olmasının nedeni budur. Bizim kaynak kodumuz açıktır. Bizim bilgimiz açıktır.
Türkisch Wort "wszyscy"(tüm) tritt in Sätzen auf:
Krotkie slowa2. herkese
Ve aslında bu projenin herkese ihtiyacı var.
Herkese karşı kaba davranamazsın ve sonsuza dek onun yanına kalacağını bekleyemezsin.
Herkese merhaba!
Uluslararası dil Esperanto, 1887'nin sonlarında herkese gösterildi.
Her şahsın öğrenim hakkı vardır. Öğrenim hiç olmazsa ilk ve temel safhalarında parasızdır. İlk öğretim mecburidir. Teknik ve mesleki öğretimden herkes istifade edebilmelidir. Yüksek öğretim, liyakatlerine göre herkese tam eşitlikle açık olmalıdır.
Öğretmen herkese söyledi: " Düğünümüz şimdi başlıyor."
Bize ve başka herkese bu günü hatırlatmak için, bizimle birlikte herkese bir ağaç dikmesini rica ediyorum.
3. hepimiz
Hepimiz şiddetli soğuktan titriyorduk.
Hepimiz gribine yakalandı, ve öğretmen de.
Hepimiz büyük şoktan dolayı ürperdik.
O hepimiz için kahve yaptı.
Hepimiz onun yanında gittik.
Hepimiz, seni ve aileni görmeye can atıyoruz.
Sağlığın konusunda hepimiz endişeliyiz
Hepimiz halkın önünde bir şarkı söylemeye utandık.
Kazada ölen insanlar için hepimiz yas tuttuk.
Eğer eğerler ve fakatlar şekerleme ve çerez olsalar, hepimiz neşeli bir Noel yaparız.
Biz hepimiz seninle aynı fikirdeyiz.
Hepimiz mümkün olduğu kadar uzun yaşamak istiyoruz.
Hepimiz hata yapmaya karşı yükümlüyüz.
Hepimiz onun böyle iyi bir adamı niye terk ettiğini merak ettik.
Hepimiz sessizdik.
4. hepsi
Onların hepsi aynı.
Teşekkürler, hepsi bu.
Hepsi bu kadar.
Arabalar, otobüsler, kamyonlar, bunların hepsi birer araçtır.
Hepsi bununla tamamlandı.
Kılıç çekenlerin hepsi kılıçla ölecek.
Onların hepsi onun şarkısı tarafından büyülendi.
Onların hepsi lezzetliydi!
Onların hepsi sadece kızları götürmek için buradalar.
5. bütün
Bütün kuşlar uçamaz.
Şu ana kadar yaptığın bütün şey her şeye kusur bulmak, keşke daha yapıcı bir şey söyleyebilsen.
Koru yakıldı, alevler yükseldi, ve kısa sürede bayan Askew ve arkadaş şehitleriyle ilgili geriye kalan bütün şey dökülen bir küller yığınıydı.
Bir resim çekmek için yapmanız gereken bütün şey bu düğmeye basmaktır.
Ama bütün resim bu değil. Tatoeba sadece açık, işbirlikçi, çok dilli cümleler sözlüğü değildir. O, yapmak istediğimiz bir ekosistemin parçasıdır.
Supersonic'in dünya şampiyonluğuna giden bütün yolu gideceğini düşünüyor musunuz?
Oksijensiz bütün hayvanlar uzun zaman önce gözden kaybolurdu.
İstediğiniz herhangi bir dilde yazabilirsiniz. Tatoeba'da bütün diller eşittir.
Bütün bu dünyevi bilgelik bir zamanlar herhangi bir bilge adamın sevimsiz sapıklığıydı.
Bütün insanlar hür, haysiyet ve haklar bakımından eşit doğarlar. Akıl ve vicdana sahiptirler ve birbirlerine karşı kardeşlik zihniyeti ile hareket etmelidirler.
Ben bütün gün bilgisayar ekranı önünde otururum, bu yüzden elektro-manyetik dalgalar tarafından oldukça şiddetli şekilde bombardıman edilirim.
Ana ve çocuk özel ihtimam ve yardım görmek hakkını haizdir. Bütün çocuklar, evlilik içinde veya dışında doğsunlar, aynı sosyal korunmadan faydalanırlar.
Tom bütün parasını bir kutuya koydu ve onu yatağının altına sakladı.
Film yıldızı söylediği bütün düşüncesiz şeylerden dolayı hatasını kabul etmekte defalarca zorlandı.
Türkisch Wort "wszyscy"(bütün) tritt in Sätzen auf:
K_Lekcja 12 - różne słówka (data, który, ponieważ....