1. büyük
Sınıf büyük.
Suudi Arabistan büyük elçisinin istifa ettiğini az önce gördüm.
Bir kralın kızı olarak düşünülen ve büyük lüks içinde yetiştirilen Eleanor kocasıyla bu tersliği paylaşmaya karar verdi.
Kasabada veya kasabanın yakınında bir veya iki büyük fabrika kurulduysa, insanlar iş bulmaya gider, ve yakında bir endüstriyel alan büyümeye başlar.
Tek yazılması gereken iki kelimeyi, iki ayrı kelime olarak yazmak Norveç'te büyük bir problemdir.
Çoğumuz ebeveynlerimiz ve büyük ebeveynlerimizden önemli ölçüde daha varlıklı olmamıza karşın, onu yansıtan mutluluk seviyeleri değişmemiştir.
Lockheed skandalı büyük Amerikan uçak üreticisi Lockheed ile ilgili dünya çapında bir rüşvet skandalıdır.Şubat 1976 da su yüzüne çıktı ve esas olarak yolcu uçaklarının sözleşmelerinin kabulüne odaklandı.
İngiltere ve İskoçya, 1 Mayıs 1707'de birleşti ve Büyük Britanya Krallığı'nı oluşturdu.
Yeni bir şiir tarzını belirleyen büyük çağdaş şair "Nima Youshij" idi.
Bir bakıma uzun boyunlu ve dişsiz çok büyük çenesi olan dev dinozorlar gibi şu görüntüler ortaya çıktı.
O Pablo ile evleneceğini açıkça ilan ettiğinde, neredeyse büyük annesine kalp krizi geçirtecekti , halasının gözlerini yuvasından fırlattıracaktı fakat küçük kız kardeşi gururla baktı.
Birçok küçük kasabaların ana yolları büyük ölçüde Wal-Mart gibi büyük devlerin sayesinde neredeyse bırakılmaktadırlar.
Güçsüz bir prens olan Eric Danimarkalılar arasında büyük hoşnutsuzluğa sebep olan kötü bir para sistemi çıkardı.
Go büyük ihtimalle benim ülkemdeki en popüler Japon oyunu olsa da o bile bazı üniversite öğrencileri dışında pek bilinmiyor.
2. deniz
Tatilde deniz kenarına giderdik.
Yakıt maliyetinden dolayı deniz aşırı ülkelere uçuş maliyet arttı.
Deniz suyunu içemezsin çünkü su çok tuzlu.
Ben, bir deniz nakliyat şirketi için çalışıyorum.
Ben et, kabuklu deniz ürünleri, kümes hayvanları ya da et suyu yemem.
Arka planda deniz manzaralı bir resmimizi çektirelim.
Deniz samuru, sırtüstü yüzerken istiridye yemeyi seviyor.
Bu cihaz deniz suyunu kolaylıkla içme suyuna çevirmeyi mümkün kıldı.
Fırtınalı denizlerde onu deniz tuttu.
Newport gibi, deniz kenarındaki tatil köyleri yaz aylarında çok kalabalıktır.
Türkisch Wort "mare"(deniz) tritt in Sätzen auf:
Termeni geografici în turcă